HERGÜN BİLİMİN ve ATATÜRK’ÜN GÜNÜDÜR:

Kategori > Yaşam
Eklenme tarihi: 10 November 2025, Monday

Yazar Resmi

Nenedio Yazarı: Kıvanç Üzümcü

E-Posta: kivanc.basi@gmail.com


     Yukarıdaki başlığın doğruluğu, bilimin ve onu bu coğrafyada tesis eden Atatürk ile bilimsel mirasının önemini ve âciliyetini hatırlatmak üzere yazılmıştır. Tabii gerçekten umursayana! Çünkü ne yazıktır ki kendini Atatürk’çü olarak anlatanların çoğu, ne bir kişilik ve karakter olarak Atatürk’ü, ne yaptıklarını ve ne de yapmak istediklerini anlamamışlar ve anlamaya da çaba göstermemişlerdir. İşte bundan dolayıdır ki gerçek Atatürk’çüler ile sözde Atatürk’çülerin kimler olduklarını ayırt etmeyi öğrenmek şarttır. Bir bilim ve mantık adamı olan Atatürk yalnızca özel günlerde değil, yılın her günü, güne başlamadan önce ısrarla ve bilinçli olarak anılacak türden bir devrimci ve reformisttir. Geniş zaman kipi kullanmamızın nedeni bellidir: Atatürk gibi insanlar, ki tarihte neredeyse yok denecek kadar azlardır, bıraktıkları bilimsel ve akla dayanan mirasları, ısrarla ve yılmazlıkla bilime ve akla verdikleri önem, bâtıl karşıtı olmaları ve her türden hurafeye meydan okumaları dolayısıyla ölümsüzdürler. Atatürk gerçek bir Rönesans adamıdır. Bugün ve hergün yapılması gereken, Atatürk’ün fiziksel ölümünün yasını tutmak değil, bu coğrafyaya geldiği için ne kadar şanslı olduğumyzu hatırlamak ve hatırlatmak, bıraktığı akıl ve bilim mirasına sahip çıkıp daima devam ettirmektir. Çünkü ölüm denilen durum, yaşamın varlığının tescilidir. Atatürk bizzat kendisi bu gerçeği o ünlü söylemiyle bütün nesillere hatırlatmıştır: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır.” Antik dünyanın eşsiz generali ve uygarlığın varisi lll.Alexandros (M.Ö.356 ve M.Ö.323 yılları arasında yaşamıştır), ya da şarkta bilinen adıyla Büyük İskender de, aynı misyonu benzer biçimde dile getirir: “Sonunda tek önemli olan yaşarken yaptıklarındır.”

 

     Atatürk tam bir bilim adamıydı. Bunu hala anlamayan ve farketmeyenler (ya da görmezden gelenler) ki ne yazıktır bunlardan bolca mevcuttur, ne Atatürk’ü ne de yaptıklarını ve hem bu coğrafyaya hem de dünyaya bıraktıklarını hiç anlamamış, anlamak da istememiş, zahmet bile etmemiş, araştırmamış ve okumamış, merak dahi etmemiş, hatta umursamamış demektir. 

 

      İmkânsız görünen İstiklâl Savaşı sonrasında süratlice ve bâtıla karşı inatla, şevkle yaptığı çağdaşlaşma yolundaki bütün o müthiş devrimlerin hepsi bilimselliğe ve rasyonalizme dayalı devrimlerdir. Yani Avrupa’daki Renaissance gibi, aydınlanma devrimleri niteliği taşır. Atatürk her türden bâtıla ve hurafeye meydan okuyan bir karaktere, eğitime, öğrenime ve görgüye sahipti. Kendisi de bir seçkinler üyesi, yani toplumun en önemli ve en gerekli, en iyi eğitimli, en kültür sahibi ve en saygın kitlesinin bir mensubuydu. Atatürk’ün bilime katkıları, bugün bu coğrafyayı tekrar hurafeciliğe ve ilkelliğe, karanlığa dönmekten korumakta, anlayana, anlamak isteyene, gerçekten önemseyene, bilinçli yaşayan herkese yol göstermektedir ve göstermeye devam edecektir. İktisat, ziraat, eğitim reformu, sosyal hizmetler ve politikalar, kadınlara oy hakkıykla birlikte seçilme hakkı, çocuklara verdiği önem, değer ve üzerinde ısrarla durduğu başka bir konu olan çocukların doğru (yani bilimsel olarak) eğitilmesi, kabileciliğe ve feodalizme karşı bireye ve bireyciliğe, kişisel hürriyete, hür düşüncey ve hür ifadeye verdiği önem, kılık kıyâfey devrimleri, düşüncede ve yaşam tarzında Batı’lılaşma, soyadı kanunu, spora ve sanata verdiği önem, Cumhuriyet, demokrasi, geometriye katkıları, nesnel ve objektif düşünceye katkıları, bilim insanlarına, öğretmenlere, doktorlara verdiği önem, bilimsel bilgide ısrarı ve asla geri adım atmaması, eğitim sisteminde evrim konusu (evrim gerçeği) ve medenî bilgiler, ve daha birçok atılımları, projeleri, devrim ve reformasyonlarıyla uygulamaları, dağılmış ve perişan haldeki koca bir çoğrafyanın kitlelerini gerçek ve çağdaş bir ulus hâline getirmek için yaptığı harika işlerin ve üzerinde durduğu konuların yalnızca bazılarıdır. Atatürk’ü daima kaşları çatık, sert ve aksi biri gidi algılamak doğru olmayacaktır. Çünkü bir centilmen olduğu, kendisini iyi okumuş ve anlamış bireyler ve kitleler tarafından iyi bilinmektedir ve anlaşılmaktadır. Ve modernleşme, sanayileşme, Batı’lılaşma gibi büyük devrimleri ve atılımları ancak bir centilmen düşünebilir ve gerçekleştirebilirdi. Tabii bunlara ilk ve en iyi biçimde uyması da bıraktığı ürünlerde, fotoğraflarda, elimizdeki akıllı cihazlardan izlediğimiz görüntülerde, konuşmalarında ve tabii Nutuk’ta alenen ortadadır. 

 

     Biz de Atatürk’ten aldığımız ve öğrendiğimiz bu cesâretle, hurâfeye ve bâtıla meydan okumakla ve Atatürk’ün mirasına sahip çıkanmakla daima sorumlu olacağız. 

 

“Benim mirasım bilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisine öğreteceğiz. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur.”

 

“Hayatta herşey için, mutluluk için, başarı için, medeniyet için, tek ve gerçek kılavuz bilimdir. Bilimin dışında yol aramak kaypaklıktır, aymazlıktır, ihânettir.”

 

“Ben size hiçbir dogma, hiç bir inanç sistemi, hiçbir doktrin bırakmıyorum. Aklınızı kullanınız!” 

 

“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçiniz.”

 

“Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.”

 

“Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.”

 

“Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.”

 

“Kazandığımız zaferleri eğitim ile taçlandırmazsak, o zaferler boşuna kazanılmış demektir.”

 

“Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve fennin müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” 

 

“Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir.”

 

“Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

 

“Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.”

 

“Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.”

 

“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Mânâda, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün Batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk çocuğu, kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmâlinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekîsin. Bu belli. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol.”

 

“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneği kazanmamıştır.”

 

     Bugün, yarın ve hergün, inadına bilim ve inatla Atatürk mirası diyor, sonsuz saygı ve teşekkürle anıyoruz! 


NEDİON! Tepkisi Ver:
4
1
0
0
0
0
0
NENEDİO ÜYELERİ NEDİO?
Yorum Yap: