Fanatik hayâlperestlerin sergiledikleri davranış biçimlerinden biri, anlamadıkları, en basit düzeyde bile bilgi ya da eğitimlerinin olmadığı, ciddi ve tüm insanlığı ilgilendiren konularda üstün bilgeliğe sahipmiş gibi konuşmak ve içi boş, sürreal, doğru ve gerçekçi olmayan eleştiriler yapmaktır. Bu değişmeyen tipik homo sapien davranışı (ironi odur ki “sapien” bilge demektir), yalnızca kendilerini ve kendi yaşamlarını değil, öyle ya da böyle, endirekt olarak tüm insan medeniyetini ilgilendirir, çünkü etki alanı aynı zamanda bu büyük resimdir. İstediğimiz ve ihtiyacımız olan ürünleri ve hizmetleri satın alabilmek üretebilmek ve sunabilmek için, kısa vâdeli ve uzun vâdeli yatırımlar ve birikimler yapabilmek için, bütün bir sistem olarak endüstrinin, ve buna bağlı olarak var olan bütün sektörlerin yaratımı, üretimi, geliştirilip ilerletilmesi ve devamı için, elimizdeki en akıllıca, en medenî, en kapsayıcı ve en evrensel sistem kapitalizmdir. İkinci bir ironi odur ki, sorulduğunda, kapitalizmi ve para denilen aracı bir sömürü olarak görenler, bu ikisinin var olmadığı bir dünyada yaşamanın, bunlar olmadan ihtiyaçlarını, isteklerini karşılamaya çalışmanın, üretimde ve tüketimde ilerlemenin ve gelişmenin, inovasyonun, teknoloji ve sanayinin devamının ve ilerletilebilmesinin nasıl başarılabileceğini hayâl etmekten ve konuyla ilgili beyin fırtınası yapmaktan âciz kalacaklar, ve gerçekçiliğe uymayan karşılıklar vererek, soruya bir yanıt icât edip sunduklarını sanacaklar, böylece kendilerini kandırmış olacaklardır. İtalyan târihinin sanat patronları (“patrons of art”) olan ünlü Medici ailesi, kapitalizmin ve kapitalin doğru kullanıldığında medeniyete ne denli katkılarda bulunulabileceğinin bir örneğidir. Daha basit ama yine önemli bir örnek, bir halkın tiyatro ve sinema gibi sektörleri destekleyerek yaşatması olarak gösterilebilir. Tabii ki bu görev ve sorumluluk, aslında halklardan çok, o halklardan vergi alan, halkların devletlerine aittir, ama anlaşılması açısından kapitalin kullanım alanlarına yalnızca iki basit örnek olarak yukarıda sözü geçenler gösterilebilir. Söylemeye bile gerek yoktur ki, bu kullanım alanları birçok alana yayılarak, en azından teknik olarak çok uzun bir liste oluşturulabilir.
Para, yani kapital, insanların yaşantısını birçok yönden daha iyi hâle getiren, serbest ve bağımsız sektörlerin, pazarların, piyasaların var olmasını ve birçok insana bu sâyede iş olanakları ile birlikte sayısız türden ürün ve hizmetler üretilebilmesini ve yaratılabilmesini sağlayan, bireylerin ve ailelerin geçinmelerini, devletlerin güçlü olmalarını, insanların yaşam kurabilmelerini ve hürce plânlar yapabilmelerini olanaklı hâle getiren, yaşam standartlarını mümkün kılan, dâhiyâne, yaratıcı ve evrensel bir iletişim ve yaşam aracı ve sistemdir. İngilizce’de “bartering” denilen, eşya takası/değiş tokuşu sistemiyle karşılaştırılamayacak kadar yenilikçi ve vizyon gerektiren bir sistem ve araçtır kapital ve kapitalizm! Çağdaş, hızla değişen, sanayileşmiş ve teknolojik bir dünyada yaratıcılığı, ve hem üretimi/imâlâtı, hem de tüketimi çok daha ileri düzeylere çıkarmış, insanlığı kabilecilikten evrenselliğe taşımış bir sistem ve araç olarak kapitalizm ve para (kapital), kaçınılmaz olarak insanı da evrensel bir topluluk hâline getirmiş, küçük ve büyük çaplarda sistematik ticâret, yaratıcılık, üretim, araştırma ve geliştirme (ar ge, ya da İngilizce’deki söylenişiyle “research & development”, ya da kısaca “R&D”), yeni ve öncekilerden daha iyi teknolojiler, yeni sanayi alanları ve iş imkânları gibi birçok olanağı dünyaya tanıtmış ve sunmuştur. Zahmet buyrulup detaylıca düşünüldüğünde, “barter” sisteminin, tam olarak bir sistem niteliğinde olmadığı, çağımızda son derece ilkel ve yetersiz kaldığı, sofistike düşünülmemiş, modern bir dünyada en iyi hâliyle enfantil kalacak, modern insanın ve medeniyetin ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini, şartlarını ve standartlarını, kriterlerini karşılamaya asla yetecek bir yapıda olmadığı, çağdışı bir alış veriş biçimden ibâret olmaktan ileriye gidemeyeceği farkedilecek ve anlaşılacaktır. Kapital, insanlığı, geçim sağlamaktan çok öteye götüren evrensel bir araçtır. Sermaye ve tedârik, lojistik, arz ve talep, zaman satın alma, zamanı yapıcı kullanma da, yine kapitalizmle mümkündür. Bu sistemi eleştirenler, tuzak bir kavram olan “mükemmellik” yanılgısını öne sürerek, bir argümana sahip oldukları fikrine kapılırlar. İçinde bulunduğumuz evrenin ve realitenin kendisi ve bizzat kendi dokusu “mükemmellik” diye bir maddeyi ya da olayı barındırmazken, var olan her hangi birşeyin öyle olmasını beklemek, sürrealizmden, mistikçilikten ve fanteziden öteye geçmeyecektir. Hiçbir sistem yüzde yüz "mükemmel" olmamakla birlikte, konumuz dâhilinde kapitalizmin elimizdeki en iyi sistem olduğu gerçeğini göz ardı etmeye kalkışmak bir cehâlet ve vurdumduymazdık göstergesi olacak, dolayısıyla bir yere varamayacaktır. Kapitalizme bağlı sorunlar, bu sistemin kendisinden çok, insanların yıkıcı hırslarından, aç gözlüklülerinden, vizyon eksikliğinden, sistemi yanlış kullanarak insanlığa ve medeniyete hizmet etmek yerine zarar vermelerinden, bilinçsiz üretim ve tüketimden, egoizmden, zorbaliktan, güce itaatten, savurganlıktan ve kurtulmamız gereken benzer başka insan özelliklerinden ve davranışlarından kaynaklanmaktadır. Başka bir şekilde anlatacak olursak, mevcut sistemlerin yanlış kullanımından insanlar sorumludur. Bu da okullarda, müfredatta, kesinlikle bilimsel düzeyde kapitalizm dersi eklemesi yapılmasının gerektiği ve böylece yeni nesilleri erken yaşlardan başlayarak paranın hafife alınacak ve küçümsenecek bir kağıt parçası olmadığı, bir oyuncak değil, sorumluluk ve farkındalık içerisinde kullanılması, yönlendirilmesi ve idâre edilmesi gereken son derece ciddi bir unsur olduğu gerçeğini öğretmenin ve anlamanın şart olduğu, konuyu daha geniş ortamlarda tartışmanın ve değerlendirmenin herkesin yararına olacağı düşüncesini akıllara getirmeli, insanları bu konuda harekete geçirmelidir. Kaçınılmaz ve gerekli bir sistem olarak kapitalizmi iyi inceleyip anlayan herkes, üzerinde düşünen herkes, bunun türümüzce icât edilmiş ve yaratılmış, ve sahip olduğumuz en iyi, en yaratıcı ve yenilikçi, tarihimizde devrim niteliği taşıyan bir sistem olduğunu da farkedecek, anlayacaktır. Hem kendi zaman ve enerjimizi, hem de gezegenin sınırlı olan kaynaklarını ve enerji türlerini, bizleri ve medeniyetimizi ileri taşıyacak kariyer ve meslekler inşa etmek, teknolojilerin ilerletilmesinde katkı faktörü olmak, içinde yaşadığımız evreni keşfe çıkmak ve neyin ne olduğunu araştırabilmek (böylece kendimizi de daha yakından tanıyıp geçmişimizi, evrimimizi daha iyi öğrenmek ve anlamak, ve geleceğimizi kendimiz şekillendirebilmek), endüstrileşebilmek, bireysel ve kolektif insan refahına daha fazla katkıda bulunan yeni ve daha iyi ürünler, hizmetler, sektörler ve piyasalar yaratmak, modern tıp, otomotiv, toplu taşıma, havacılık, askerî teknolojiler ve askerî endüstri, savunma endüstrisi, ulusal ve uluslararası ticâret anlaşmaları, ithâlât ve ihrâcat, bankacılık, ziraat, iktisat, ve çok daha fazlasına katkı sağlayabilmek, konumuz olan sistem olmaksızın mümkün değildir!
Toparlarsak, kapitalizmi bir sistem olarak yararlı, akıllıca ve avantajlı biçimde anlamak ve kullanmak, bu sisteme daha iyi sahip çıkmamız açısından oldukça önemlidir. Ancak o zaman insanlar onun önemini, gerekliliğini ve daha uygarca ve pragmatist biçimlerde kullanımını, bunu başardığımız taktirde ve oranda da bir gezegen olarak medeniyetimizi ilerletmede ne denli büyük bir rol oynayacağını, dil gibi yaşayan bir iletişim unsuru oluşturduğunu, ilk elden deneyimleyerek farkedecek ve öğreneceklerdir. Kapitalizm, bizleri insanlaştıran sistemler arasında olup (yazının icâdı ve cumhuriyet de yine böyle bir sistemler arasındadır), medenîleşmemizde olmazsa olmaz bir unsur, dâhiyâne denebilecek yaratıcı bir sistem ve araç, vazgeçilemez bir varoluş biçimidir.